“Mevlana, günümüzde insanların muhtaç olduğu sevgi, birlik ve barışı eserlerinde en güzel şekilde dile getirmiştir. Yaratandan ötürü yaratılmışı seven ve hoş gören bu yüce kişiliğin fikirlerinin sevgi, barış ve kardeşliğe hasret olan dünyamızda yayılmasına ihtiyaç vardır”
İnsan olmak, için öncelikle akıllı olmak, ahlaklı olmak ve en önemlisi de var olan değerlerini kullanarak sosyal bir varlık olmak gerekir. Donanımlı olmayan insanlar toplum içerisinde hep geri planda kalırlar. Ayrıca geleceği görebilmek, insanlarla iyi geçinebilmek etkili bir etkileşim dili kullanabilmek, iyi eğitim almak ve dünyevi düzeni ve huzuru bulabilmek için Uhrevi dünya için, inançlı olmak ve inançlarını yaşamak gerekmektedir.
İnsan olmak, demek diğer canlılardan farklı olmak demektir. Ar demektir namuslu olmak demektir. Belli değerlere sahip olmak demektir. İnsanlarla iyi geçinmek ve kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapmamak demektir. Başkalarının yaşama haklarına saygı göstermek, hep ben ve hep bana fikrinden uzak olmak demektir.
Beri gel, daha beri; bu yol vuruculuk nereye kadar böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye kadar? Sen bensin, ben senim işte..
Nereye gittiği mechul bir kavramlardan bir tanesi daha işte... İnsanlık. Bir tarafta zenginlik içinde boğulan ama amaçsızlıktan kendini kaybetmiş bi topluluk. Diğer taraftaysa kemikleri açlıktan birbirine yapışmış hayallerini yıllar değil günler, belkide saatler süsleyen bir başka topluluk. Aradaysa koca bir uçurum. Dipsiz mi dipsiz koyu mu koyu bir uçurum. Sonu gözükmeyen..Çevresi bu uçurumu görmezden gelen insanlarla dolu. En azından görmezden gelmeye çalışan insanlar.
İşin ilginciyse iki tarafında birbirine inanamıyor olması belkide. Bazıları insanların açlıktan öleceğine inanamazken bazıları da insanların gece karnı tok uyuduğuna inanamıyor. Ee peki nerede bu insanlık? Hani şu övüne övüne bitiremediğimiz insalığımız nerede? Bunca insanın aç kalması bir tarafa bunca insanın açlıktan ölmesine nasıl göz yumabiliyoruz? Anlaşılan insanlığımız ve vicdanımız bavulunu toplayıp gitmiş kalbimizden. Bir hayli uzaklaşmışlar sanırım ki bu derece vurdum duymaz bu derece umursamaz davranıyoruz açlıklara, ölümlere.Türkmen Dağı’nın ardında yaşananlara sadece kulak kabartıp geçiyoruz nerede insanlık nerede kardeşlik siz söyleyin..
Bir avuç insanımız kalmış vicdanının sesini duyabilen. Bariz sona tek adım kalmış gibi görünüyor. Son adımı ne zaman atarlar, insanlık duygusunu (diğer bir çok duygu gibi) ne zaman söküp çıkarırlar insanların içinden ve ne zaman hapsederler kalin kapaklı bir hikaye kitabına bilinmez fakat çok uzun sürmeyecek gibi..
Yetmiş iki millet sırrı bizden dinler, "ney"e benzeriz
İki yüz mezhep ehliyle biz aynı perdedeyiz
Hacetler kıblesiyim, gönüller Kâbe'siyim ben.
Cuma mescidi değil, İnsanlık mescidiyim ben
Bir canım ben, lâkin yüz bin bedenim
Canım canına karıştı, artık ben senim
Ne varsa cancazım seni inciten
İncitir beni de bil ki derinden(Hz.Mevlana)